

Bir insanın hayatını yazdırmak istemesi belki de bu işin en önemli kısmıdır, ikinci zor kısmı ise o hayatı kimin yazacağıdır. Bu konuda birçok aydınlatıcı yazı kaleme aldım. Hayatını yazdırmak kadar kime yazdırdığınızın da önemini anlattım. Bir kere bu konuda sırf bir kitap yazmak ya da para kazanmak için böyle bir işe soyunmuş ehliyetsiz pek çok insanın türediğini bilmenizi isterim. Hayat yazmak o kadar kolay bir iş olmadığı gibi hayatınızı kime güvenip de anlatacağınız da çok önemli bir konudur. Ülkemizde genellikle iş hayatının içinde, büyük firmaların sahibi olan kimseler hayat yazdırmayı önce bir prestij meselesi olduğu için böyle bir işe girişerek hayatlarını yazdırmayı düşünüyor, sonrasında da ailesine ve neslini devam ettirecek kimselere kendisine ait anıları bir miras gibi bırakacak olmanın heyecanıyla böyle bir işe girişiyor. Her iki durumda da hayatını yazdıracak olan kişilerin değer yargılarına bağlı olarak bu iş için giriştikleri duyguları doğrudur, fakat bundan daha da önemlisi, tecrübelerinin kendisini tanımayan milyonlarca insanların ulaşması ve bundan feyz almasıdır. Ülkemizde hayatını yazdırmak konusunda ortaya konulan eserlerin çok da okunduğunu düşünmüyorum, çünkü nasıl ki iş adamlarımız kendi arzu ettikleri kriterlere uygun bir kitaplarının olmasını istiyorlarsa, onu kaleme alan kimseler de ne yazık ki, ne bu alanda bir ehliyetleri var ne de onların gerçekten iyi bir biyografi eserini ortaya koymak. Hâl böyle olunca, ortaya çıkan eserleri okuduğunuzda kaleme alınan hayatın kişileri göklere çıkartmak, olduğundan farklı göstermek, iyi bir derleme ve araştırma yapılmadan sadece anılar üzerinden yürütülen mestinler ve bolca övgülerle dolu bir metinler yığını çıkıyor karşınıza. İşte bu tip kitap görünümlü, fakat kitap olmayı hak edememiş metinler çıkıyor karşınıza ve onu bütünleştiren bir kapak, hiçbir kitap görünümlü çalışmayı bir biyografi kitabı yapmıyor.


Biyografi yazarlığı konusunda yıllardır çalışmalar yapıyorum. Bir folklor araştırmacısı olarak bu işin ilk önce iyi bir derlemeci olmaktan geçtiğini, sonrasında ise sizde de empati yeteneğinizle birlikte kaleminizin de çok güçlü olması gerçeğinin altını çizmek isterim. Analitik düşünceye sahip olmayan, farklı bilimlerden beslenememiş, objektif bakamayan ve hatta dünya görüşü sığ, dar ve olayları değerlendirme konusunda normal hayatında da yetersiz olan kimselerin, biyografi yazmanın teknik bilgi ve becerisi yanında kendine ait insan olarak yetersizliklerinin de böyle bir çalışmaya gölge düşüreceğinin altını çizmek isterim.


Hayatınızı bir yazara teslim etme konusunda ise herkesin ince eleyip sık dokuması gereken başka bir konuyu daha dile getirmek isterim ki, işte burada da hayatınızı kaleme alan kimsenin tıpkı bir tıp doktorunun yapmış olduğu Hipokrat yemini gibi, sizin her türlü bilgilerinize sahip olacağından, yeri geldiğinde ketum davranması gerektiği konularda kendisinden böylesi bir etik, ahlaki ve vicdani değerlere sahip olduğundan emin olmak önemli bir konudur. Peki bu konuda nasıl emin olabiliriz? Hayatınızı yazdıracağınız insanı görmek, tanımak, en azından kendisiyle sohbet etmek ve insan olarak kendinize yakın hissetmek, çoğu “ben insan sarrafıyım” diyebilen insanların kolay anlayabileceği bir konudur. Yanı sıra hayatınızı yazdırmaya karar verdiğiniz bir insanı ille de evvelden beri tanımanız gerekmez, hatta bu konuda da sizin kafanızı karıştıracak başka bir şey daha söylemek isterim ki, tanıdık diye hayatını yazdırmaya kalkışan pek çok insan hayal kırıklığına uğramış ve ortaya hiç de alkışlanabilecek bir hayat hikayesi çıkmamış, bütün emekler, sarf edilen zaman, harcanan paralar boşa gitmiştir.
Çevremde zaman zaman hayat yazdığını iddia eden, fakat ortaya bir şey koyamayıp benden yardım isteyen insanlar da oldu. Fakat benim bu insanlara yardım edebileceğim hiçbir şey yoktu. Çünkü ben bireysel olarak çalışmaktayım. Kimsenin yarım yamalak yaptığı bir işi tamamlayamayacağım gibi, bu tür eserlerin yazar ve hayatını yazdıracak kişi arasında olabileceğini üçüncü kişilere ise hiç gerek olmadığının altını çizmek isterim.
Sizlere bu konuda vereceğim bir başka önemli bilgi, sizin hayatınızı yazabileceğini iddia eden kimselerin biyografik eserlerden bir haber olmasıdır. Bu gibi insanlar ne yazık ki o kadar yetersizdirler ki, anı kitabı yazarlar ve buna hayat hikayesi derler. Hayat hikayesi dediğimiz ya da bundan anladığımız şey ise zoraki röportajlarla ilerleyen metinler ve anılardır. Bu anılar emin olunuz tek başına hiç kimsenin dikkatini çekmez, okunmaz, sadece raflarda size kalacak olan kitap görünümünde metinlerdir. Biyografik eserler ise bilimsel bir çalışmadır. Pek çok disiplinden beslenerek ilerler. İşte bu noktada kimin hayatını kaleme alacağınız o eserin nasıl ilerleyip örülebileceği konusunda en belirleyici nokta olur. Bu konuda yazacağım çok şey var, hatta yazılarımın pek çoğunda bunlara değindim de, fakat her yazımın daha keyifli okunması ve bu metinde aklınızda kalabilecek dikkat çektiğim konuların sizlere iyi fikirler vereceğinden eminim.
Eğer hayatınızı yazdırmak ve bu konuda bilgi almak istiyorsanız aşağıda yazdığım e-posta adresimden bana ulaşabilirsiniz.
Silvan Güneş
Biyografi Yazarı