DÜNYA İÇİN KÜÇÜK ARABİSTAN İÇİN BÜYÜK BİR ADIMDIR JENNIFER LOPEZ KONSERİ

Artık Araplar da öğrendi. Dünya değişiyor, gelişiyor. 1500 yıl önce yaşamış insanlar gibi yaşamanın bir alemi yok! Kaç asırdır halkı; dünyanın gelişimine inat, bitmek bilmeyen bir baskı, işkence, ölüm korkusu ve infazlar içerisinde yaşattılar! Şimdi ise bunun ne kadar yanlış olduğunu görüyorlar. Çünkü ülkeyi yönetenler ve onların etrafında nemalananlar, Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, Avrupa’yı, Amerika’yı görüyorlar. Oralarda diledikleri gibi özgürlüğü tadarak, en iyisini yaşadılar/yaşıyorlar! Ve yaşarken buralardan edindikleri dostları tarafından, onlar, onların torunları, torunlarının çocukları çokça eleştirildi, aşağılandılar. Çünkü kendi ülkesinde halkına vermediği özgürlüğü kendisinin Avrupa’da, Türkiye’de başka ülkelerde yaşaması ve insanların bu nazarla kendilerini -ne kadar kral ve çocuğu olsa da- komik, vasıfsız, aptal, çağın gerisinde kalmış bir şöhret budalası olarak görmekeri, onların bakışları altında ezilmeleri, bu akıldan çıkmayan gerçek canlarını çok yakıyor, hatta tak ettiriyordu! … Arap yöneticiler bunu hazmedemedi artık ve onların tatillerini en lüks yatlarla en gözde koylarda geçirenlerin bebeleri. Belli ki buradan geçirdiği yaşantı ve yedikleri tokatlala geçirdikleri zihni grlişim, kendini ancak bu zamanlarda o değişimi yapabilme cermsareti verdi; ve artık aynı özgürlükleri kendi halklarına vermek için bugün izlediğimiz bu Jennifer Lopez’li konser de, Araçlar’ın bur anda böylesi uç bir konseri topraklarına hediye etme cürretini de bunun nasıl bir adım olduğunu karşımıza çıkartırken, içlerinde yaşadıkları acıyı, bastırılmış duyguların isyanını bizlere çok güzel anlatıyor. Bu dünya için küçük Arabistan için büyük bir adımdır! Devamının da sular seller gibi gelmesini ve özellikle kadınların başlarını açma özgürlüğü ile birlikte her türlü eşitliği hak etmelerini çok isterim. Haydi görelim sizi Suidi Arabistan, ben sizleri canı gönülden destekliyorum.

Dans Etmek Erkek Egemen Dünyaya Bir Başkaldırıdır!

Özgürlüğü elbette, yukarıdaki videoda yansıtılan giyim, kuşam ve danslar olarak görmüyorum. Özgürlük beyinlerin özgürleştirilmesi, duyguların insanileştirilmesi, hak, hukuk, adalet ve eşitlik gibi kavramların sistemin içerisinde vücut bulmasıdır. İnsanların kendilerine en iyisini, en kalitesini, kendisine en yakışanını seçebilmesidir. Fakat bir sahne sanatları da dünyada ister istemez bu durumu aldı. Bunun sebebi ise bir taraftan baskıcı bir dünya düzeni ile ona isyan edip her sınırı aşma mücadelesi verirken, kendince, kendinin özgürlüğünü, sıra dışılığını, özgüvenini herkese/dünyaya kanıtlama/ilan etme mücadelesi olarak, bir isyanın ta kendisiydi tüm bunlar. Haliyle bunu yapan elbette kadınlardı, çünkü kadın dünya döndükçe çok çekti bu insan türünün erkek cinsenden; ve haliyle kadın ayaklar üstünde durdukça, kimliğini yeniledikçe, duruşunu düzeltip, ayaklarını yere daha sağlam basmak üstedikçe, kendini kendi sahip olduğu ne varsa kullanarak bir özgürlük meşalesini eline alıp, meydanlara çıkıp herkese meydan okumak ve kendini göstermek istedi. Tüm o türlü kıyafetlerin içerisinde deliler gibi dans eden kadın, aslında tam da kendi savaşını kendi bildiği ve anladığı şekilde veriyordu! Erkek egemen dünyasının tek anladığı ve bildiği savaşlar, topla tüfekle ve onun getirdiği; kan, acı, yok oluş, kayboluş. hüzün, bitmek bilmeyen dram… gibi topla tüfekle olanın tam da karşısında; dans, müzik, ona eşlik eden giyim, kuşamla sahnelerdi kadının hükmünün geçtiği yerler de. O sebeple bunu uç noktada yaşayanlar hep bir karnaval havasında, kendini hep daha fazla aşarak kılıcını kuşanır gibi en büyük hareketleri yapıp nefesleri keserek yapıyordu, aldığı akılları otacıkta, infaz edercesine!… Sizce de tarihler boyunca horlanmış, aşağılanmış, adam yerine konulmamış, son yüz yıldq artık Sanayii Devrimi’nin de başlamasıyla birlikte değişen dünya düzeninin içinde dahi erkek dünyasında kendine yer bulabilmek için; seçme-seçilme hakkını ellerine alabilmek için hakarete uğramış, yerlerde süründürülmüş, ölmüş; ve fakat yine de yılmamış, kendini her şekilde kabul ettirmek için erkek egemen dünyanın karşısına dikilmiş ve onların kendilerini ve yaradılışlarındaki estetik dünyayı anlayabilmek için o kaba saba erkeğin karşısına bu haliyle dikilirken, kendisini kendinden yeniden doğurdukça, birçok yerde erkeği dea eğitmesin bilmiş, yontmuş bir kadının mücadelesini, bugünün toplumunun hâlâ anlamayıp, kadının dünya literatüründeki yerini ve savaşını unutup, bir sahne şovu üstünden eleştiri yağmuruna tutması da konunun kendi içerisinde ele alınması gereken başka bir mevsuzu!

Dans Kadının Savaşıdır, Sahne İse Savaş Cephesi

Eleştiriler ve eleştiren taraf ise; kadının bizatihi insan olarak kendisinin değil de din kisvesi altında giyim kuşamı söz konusu olarak, özgürlüklerini kısıtlayan giyimlerin tabuluşturulmasından, teşhir etmesine kadar uzayan iki değneğin ucu misali üstünde konuşmalar; bir meta, obje gibi görülerek her daim eleştiri oklarını üstüne çeken kadın yermeleri hiç bitmez! Dolayısıyla ahlâksız olarak da nitelendirilen bu tür görüntü ve davranışlar, zaman içerisinde dünyanın o kadar dini bütün, güvenilir insan imajı çizen kimselerin, bu eleştirdikleri Avrupa, Amerikalıların dahi yapmayacağı, en aşağılık ahlâksızlıkları gördükçe ve hatta birbirlerine ne kadar çok uyan yaşam biçimleri infşaa olunca, anlaşıldı ki yoktu kimsenin kimseden farkı; biri bunu dini görüntü içerisinde çaputlara sarılmış şekilde yaparken, diğeri alenen, açık saçık, kimseden hiç bir şey saklama gereği duymadan yaşıyordu. O sebeple uçları zaten içerde kapalı bir şekilde yaşayan, zihnindeki özgürlüğü bir türlü açığa vuramayan Arabistan ile, dünya sahne sanatlarında zirveye ulaşmış bir ses ve sahne sanatçısı Jennefir Lopez’in komseri. O sebeple şaşıracak bir şey yok! Şaşırıyorsanız zaten, bu da sizlerin dünyayı ne kadar anlamadığınızın bir göstergesi olur! Yoksa Arabistan, Avrupa’da nice üsturuplu bir sanatçıyı davet edip, onlara konser verdirmeyi de çok iyi bilirdi öyle değil mi?

Silvan Güneş

Biyografi Yazarı

Yorum bırakın