Bu Ülkede Biyografiler Niçin Yazılmıyor?

– Kimden buldu kimden buldu?
– Şundan bundan şundan bundan.

Elbette bekliyoruz, gerçekten köklerine güvenen, biyografisini yazdırmak için hiç bir korku, kaygı, acabasız bir servetin içinde yüzenleri. Dile getiremediğim birçok konu var tabii ki, çeşit çeşit, türlü türlü, biçim biçimiz maşallah. Şöyle bir ilerleyelim o zaman, kalmasın mevzu ortadan kaldırılmayan, yenilmiş içilmiş sofra gibi! “Meleklerin kolu ağrır!” derlerdi, ben de ağrıtmayayım, eğer siz bir melekseniz!

Biyografisinin yazılmasını ve yazdırmayı çok istiyor, fakat;
öyle 100 yıllık bir tarihi geçmişinin araştırılacağını duyunca orada duruyor!

– Niçin olabilir acaba?
– Bilmem!

Biyografisinin yazılmasını ve yazdırmayı çok istiyor, fakat;
eli cebine girmiyor? Bu işi o kadar aşağı görüyor ki, bir biyografi yazdırmak için vereceği para bir çoğu için beş on günlük tatil parası değil. -Herkesin tatil anlayışı farklı tabiiki- Kendine, hayatına yaptığı savurganlık kadar değer vermiyor!

– Kendini mi sevmiyor, güvenmiyor mu?
– Her ikisi de, fakat olmamış. Girişimci olması, zengin olması, paranın içinde yüzdesi herkesi başarılı kılmıyor. Olmamış yani! Hani meyve veren bir ağaçlandır da meyveni kimse yiyemez! Ya da kavun olursun, karpuz olursun, ne kokun vardır ne de tadın hangisini kesseler hep kelek! Ama ekildi, dikildi, çapalandı, onlarından ayrıldı. Toplandı, yüklendi, pazara götürüldü diyeceksin değil mi? İşte ben de onu diyorum, olmayınca olmuyor! Bir yerde bir eksik var diyor, bulamıyorsun değil mi sende? Haklısın, yakında ülkemizde “işte bu” douebileceğim, hammış, yanmış, pişmiş bir adama rastlayamayıp hayatını kaleme alamadığım için, niceleriyle bir anda düğümlendiğimiz yerleri anlatan bir kitabı kaleme alabilirim!

Biyografisinin yazılmasını ve yazdırmayı çok istiyor, fakat; zamanı yok!
– E nasıl olacak o?
Bu konuda bana hem de Türkiye’de önünde düğme ilikleyeneyecek adam yoktur diyebileceğimiz biri, hem hayatını yazdırmak istiyor, hem bana bir kuruş para vermeyecek, hem de hiç görüşmeyeceğiz, ben etrafındaki adamlarla konuşarak hayatını yazacağım!

-Peki sen ne dedin adama?
– ‘Hadi oradan’ dedim ne diyeceğim?

Tabii ki sonra bir araştırma yaptım ki, gerçekten de haklı, ben adamın 100 yıllık hayatını araştıracağım dedim, sosyal medyada yaptığım kadarından dahi sakladığı akrabalarından tutun da, kendisini tanıyan, haksızlığa uğramış birkaç kişiden dahi nice olumsuz hikâyeler okudum. Hâl böyle olunca, ben de duruyorum tabii ki, her şey bir hayatı yazmak değil! Ve ben de kimsenin adını parlatarak yazacak bir insan değilim. Ve zaten, bana kimse kafasına göre, yalana başvurup, gerçeklerini gizleyerek hayatını yazdıramaz! İşte ülkemizde biyografiler bu yüzden yazdırılmıyor. O sebeple bir biyografi yazarının da pek bir ihtiyaç yok! Zaten emin olunuz, biyografi nedir, nasıl yazılır bilen de yok! Bu konuda elimi sıkacak kimseye rastlamadım.

Silvan Güneş

Biyografi Yazarı

Yorum bırakın