Hükümsüz cümleler…

İnsan, kötüye kullanılan bir arazi gibi!
Ona sahip olan bir insanın psikolojisini düşünebiliyor musunuz?

Bu konuda kolay kolay kimsenin aklına empati yapmak gelmez.
Çünkü direkt olarak sizi yönetecek olan insanı kabul etseniz de etmeseniz de,
onun tepede olduğunu bilmeniz ve beyninizin bu kadarını idrak edip
daha ötesine geçmesine müsaade etmenin bir anlamı yoktur.

Böylesi bir gücü elde etmiş birinin sahip olduğu psikolojiyi anlayamazsınız!
Onu o mevkiye layık görmeseniz de, olsa olsa önce şok olursunuz;
sonra ardından bir şartlı kabul ve kabul: yani teslimiyet!

İnsanın teslim olmadığı ne var ki şu hayatta?

Sanıyorsun ki her gün markete gidip ekmek, süt alabildiğin için özgür adam sensin!
Oysa nasıl yaşayacağını, nasıl düşüneceğini, neyi savunacağını
çoktan koymuşlar önüne!

Daha farkında dahi değilsin;
senin gibi yaratılan kaç binlerin arasına,
karbon kâğıdıyla üst üste bindirilmiş bir kâğıt parçasından biri olduğunu!

Hatta laf sana geldi diye konuşmaya da başlıyorsun ya hani ağzın dolu dolu…
İşte o sırada bir oluyorsun, bir oluyorsun!
Konuştukça açılıyorsun, açıldıkça dinleyenleri görünce
zevkten dört köşe olup, “ben neymişim ya!” diyorsun.

Hani sen de biliyorsun, bu hamlık bitmez de,
sen bir anda “yandım, piştim” sanıyorsun!

Oysa ki meseleden iyice uzaklaştın; konu dağıldı.
Mevzu çok daha büyükken sen oldun!

Anla ki, eğer mevzu sensen,
halledilmesi gereken nice meseleler çözülemeyecektir.

Anlaşıldı ki bundan sonra asla kabul edemeyeceklerin kabullenilmiş;
aklına, yüreğine oturan nice isyanlar mideye kadar inmiş,
orada bir güzel sindirilmiş,
ve artık mevzi ota dönmüş, kaslar iyice gevşemiştir.

Bu gevşeklik, bu zihin bozukluğu, bu hafıza kaybı –
değil seni, nicelerini bitirdi/bitiriyor da…

Artık yaşadığımız ayrılıklar dahi
sineye dokunmadan geçip gidiyor!

Geçmiş olsun!

Silvan Güneş
Biyografi Yazarı

Yorum bırakın