Yaşadığınız Her Şey Yaşadığınız Toplumun Sorunu

Hintlilerin çok değişik evlilik ritüelleri var. Hintliler neredeyse bir hafta, eğer tüm ritüelleri yerine getirecekseniz ve bütçeniz de buna el veriyorsa bir aya yakın kültürel olarak nice adetlerin yer aldığı ritüelleri yerine getiriyorsunuz. Bu ritüellerde özellikle kadınların kendisini kanitlayıp sınavdan geçtiği bir ritüel var ki, gerçekten şimdi okuyunca bu size çok saçma gelecek, fakat bu sizin sorununuz….

Bu ritüel kadınların sınavdan geçtiği biraz acı veren bir gelenek. Kadının çıplak ayakla netedeyse 1.5 metre uzunluğunda hazirlanmış cam kırıklarından halı gibi yere serpiştirilmiş, yoğun bir zorlu geçitin üstünden geçiyorlar. Evlenecek genç kız, kırık camların üstünden yürümeden önce kadınlar onu acıyı hissetmemesi ve ayaklarına batacak olan cam kırıklarının acısından çok, bu cam dolu yolun öteki ucunda, kendisini bu zorlu yolculukta bekleyecek olan mustakbel eşinin gözlerinin içine bakarak, onun aşkını düşünetek acıyı hissetmemek için kendini motivasyon etmesini ve telkinde bulunmasını istiyorlar. Eğer ki evlenecek olan kız bu sınavdan geçerse, orada bulunan herkese evlenmeye hazır olduğunu kanıtlamış oluyor ve cam kırıkları üstünde yürüdükten sonra evlenebiliyorlar.

Hint Kadını Kendini ve Dayanıklılığını Evlenecek Olduğu Eşine Niçin Kanıtlamak Zorunda?

Bu kadının bir anlamda kocasını hak etmek ve evlilik yolunun zorluklarının farkına varıp, ayağına basan cam kırıkları gibi ailesiyle yaşayacağı acılara karşı da dirayetli olduğunu göstermek ve evlenmeden önce de eşine ve iki tarafın ailesine bunu kanıtlayarak her şeyi göze aldığı evliliğe hazır olduğunu kanıtlamak için cam kırıklarının üstünde yürür. Cam kırıkları üzerinde yürümek kadının dayanıklılığını, dirayetini gösterdiği gibi, cam kırıklarına bakmadan yürütmesinin de baş anlamı vardır. Zaten karşısında evleneceği erkek var ve onun gözlerine bakıyor olması, en kötü, acı verici şeyler de yaşasa, eşine olan aşkının her şeyi unutturacağını ve onun yanında olması ve ona olan aşkı tüm olumsuzlukların üstünü gergef edeceğinden, acıyı yaşarken acıyan yerine değil de sevdiğine bakması da, acı da olsa sevdiğine bakacağının ve onun varlığı her türlü acının üstesinden geleceğini anlatır. Kısacası bu izlediğiniz Hintliler için çok değerli bir ritüeldir. Bu ritüeli yapmadan evlenen yoktur.

Farklı Kültüre Ait Bir Ritüel O Ritüeli Hiç Bilmeyen Biri İçin Niçin Saçma?

Saçma kime göre? Bir gün turistler bizim sünnet olmak için prens gibi giydirilmiş, elinde asa, kendi gibi süslenmiş atın üstündeyken önde davul zurna, elinde içki bardakları öncenin, ve atın etrafında eğlenerek yürüyenler, arkada uçsuz bucaksız bir araba konvoyunu görünce, müziğe ve eğlenen insanlara hayran hayran bakıyor, ooo çok güzel nidaları atarken bir taraftan da merakla olan bitenin ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. İşte tesadüfen bize denk gelerek sormuş oldular. Biz de sünnetin ne olduğunu, bunun inancımıza göre bir uygulama olduğunu vs anlattık ve çocuğun pipisinden sünnetin şartları gereği bir parçasının kesileceğini söyleyince adam bize bağırarak tepki verdi. Siz deli misiniz? Aman Allah’ım, şimdi bu çocuğun pipisini mi keseceksin ve bur de bunun için kocaman kocaman damlar bir de eğlence mi düzenliyorsunuz? dedi. O manzaranın içerisinde az önce çok eğlenen ve bu ritüelerin nedenini henüz kendisi de bilmediği için bizimle konuşana kadar kendi de eğlenen o turist ellerini kafasının içerisine alıp bağıra bağıra elini “gidin” der gibi sallaya bir gidişatı vardı ki, ona göre bu modern gibi görünen memleketin insanları kafayı sıyırmış, ilkel bir toplumdan başkası değildi. Şimdi bunları okuduktan sonra da hâlâ bunu mantıksız göremiyorsanız bu sadece bu toplumda yaşayanların sorunu…

Hintliler Son Zamanlarda Bu Geleneklerini Turizm Alanında Paraya Çevirmek İçin İşin Şeklini Değiştirmişler

Hintliler bu ritürllerini, ülkelerine gelen turistlere pazarlayarak onlara farklı deneyimler yaşatırlarken bu sayede zaten oldukça ilginç olan Hindistan kültürü ve yaşam biçimlerine bir de bu ritürlleri turistlerin hizmetine sunarak onların ülkelerine yapacakları ziyareti mümkün olan en enteresan hale getirmeye çalışırken yollarını da bulmaya çalışıyorlar. Oldukça farklı bir kültüre sahipken, bir de insanların belli mekanlarda işin içine biraz daha felsefe, amaç vb ekleyip, belli mekânlarda bu tür hizmet veren mekânkar kazandırmanın kimseye bir zararı yok. O sebepledir ki, Hindintan da başka ülkelerde olmayan motivasyoncu mesleği oldukça revaçta! Hem neden olmasın ki, ellerinde turiste satabilecekleri en iyi şey bu değil mi?

Hindistan’da Motivasyonculuk Bir Meslek

Hinliler motivasyonculuğu bir meslek olarak görüyor, zaten ülkenin asırlardır bu konuda dünyaya yayılmış bir herkesin kendi Nirvanasını bilma gibi bir öğretisi var ve bu konu herkesi bağlayan bir konu olunca, bırakın cam kırıklarını ateşin üstünde dahi yürütüyorlar. İşte insan tam da bu noktada, normalde kendi ülkesinde hiç aklına dahi gelmecek olan ya da bu şekilde ateşin üstünde yürümeye girişen birini görse onu deli olarak niteleyeceği yerde, Hindistan’a gidip bir motivasyonla ne ateş ne de cam kırıkları neyin üstünden geçerse geçsin motivasyonunu sıkı tuttuğu taktirde hiçbir şekilde cama bassa ayağına cam kırıklarının batıp kanatmayacağını, ateşe bassa ayaklarınık yanmayacağını öğrenince kendi üstünde birçok şeyi sorgulamaya başlıyor! Diyor ki ‘acaba bu mümkün mü?’ Sonra diyor, ‘acaba benim motivasyon gücüm nedir?’ ‘Ben motivasyonu sağlam bir insan miyim?’, ‘Daha önce kendini sınadım mı?’ Ya da ‘Niçin hiç kendimi içsel olarak büyümedim? Zayıf kaldım? Ama ne malum belki de zayıf değilimdir?…’ işte böyle böyle düşünmeye başladıkça, önce kendine çok saçma gelen bu adetler ya da motivasyonunu test etme yöntemleri mantığından çıkıp, yetini başka bir şeye bırakıyor. Bir de zamanında meditasyon ve onun merkezi olan Hindistan’a gibi kitaplar okumuşsanız, örneğin ‘Ferrarisini satan adam’ gibi, ondan sonrasında en saçma diye düşündüğünüz hiçbir şey -ya da ilkel gelen- size yabancı gelmeyecek ve hatta bunu deneyimlemwk istediğinizi etrafınıza bu isteğinizin reklamını yapa yapa sesinizi etrafınızdakilere duyurmak isteyeceksinizdir. Bu tür hikâyeler tatile gitmek isteyen, ve fakat nereye gideceğini bilmeyen kimselerin Hindistan’a birinci sıraya çeken önemli bir tetikleyen noktası. Ve hatta bunu dünya çapında daha çok tetikleyen için Hindistan’a yazarlar da iş başında. Bu konuda ne kadar çok kitap yazıp, motivasyon seminerleri verip, okurla buluşturan emekçileri var. Bu onların maddiyatta oldukça fakir, maneviyatta oldukça güçlü, insanlarının ise zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu bir ülkede en azından istihdam açısından belli bir kesimin yarasına merhem olabilecek bir kapı olması bakımından bu tür meditasyon içerikli kitaplar üretmek için ellerine kalemi almış durmadan yazmalarına vesile olacak, dikkat çeken öyküleri pazarlamak için ter döküyorlar.

Silvan Güneş

Biyografi Yazarı

Yorum bırakın