Bundan on beş yıl kadar önceydi sanırım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün heykellerini il il, kasaba kasaba sosyal medyadan bulup, bunların hepsini facebook’da hesabımda bir resim dosyasında biriktiriyordum. Facebook bunların hepsini sildi. Ben çok geç fark ettim ve yeniden aynı arşivi oluşturayım istedim. Bir baktım, sosyal medyada ulaştığım Atatürk heykellerine artık ulaşamıyorum. Aynı şekilde bazı fotoğraflarına da ulaşamadım. Sonra dedim ki “Gazi Atatürk’ün fotoğrafları kaç kişinin arşivinde var?” Hepimiz sosyal medyada güvendiğimiz bir kaç sitede yayımlanan Atatürk fotoğraflarından hangisi servis edilirse ona ulaşıyoruz, peki ya diğerlerinde? Sonra zaman içerisinde araştırmaya başladım ve kontrol ettim. Birçok fotoğrafına ulaşamadım, ya da ulaştığımda artık Atatürk’ün fotoğrafları çoktan tanınmaz hale gelmiş, orijinalleri ise yok edilmişti.
Son zamanlarda Gazi Atatürk’ün fotoğrafları ister restore, tahrip, montaj deyin, ister restorasyon (yenilenme) deyin, ne derseniz deyin, fotoğrafları üstünde büyük bir disiplinli, ince işli, bundan beş, 10, 50 yıl sonraki durum analizli hesaplamalı, sinsi bir çalışmayla orijinalinden uzaklaştırıldığını ve üstünde çalıştıkları fotoğrafların da yok edildiğine şahit oldum/olmaktayım. Tüm bu saptamalarım üzerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün fotoğraflarını arşivleyen hesapları kontrol etmeye başladım. Öğrenciğim sonuç o kadar korkunç ki, Gazi Atatürk’ümüze ait fotoğraflar Pinteret’te birkaç tane aynı kişiye ait hesaplardan oluşmakta. Bu kişilerin hesap listesinde Ata’mıza ait nice orijinal fotoğrafları da yer almakta, fakat, bunların şöyle bir yöntemi var. Fotoğrafı netleştiriyor, başkasına ait dudak göz, göz bebeği, kaş, ten, sakal, saç, baş gibi her şeyi değiştirip Gazi Atatürk’ü tanınmaz bir hale sokuyor ve daha sonra fotoğrafın orijinaline ulaşılmaması için onu yok ediyor. Buyurun, ayıklayın pirincin taşını.
Hem sonra sizler biliyor musunuz, küçücük çocuklara yurtlarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İngiliz ajanı olduğunu, -sosyal medyada da nice açılmış hesaplardan bu iftirayı yayan siteler var- kendisinin gerçekte Trablusgarp’ta öldüğünü, onun yerine geçen iki dublörün olduğunu, hatta bunlar her ne kadar birbirlerine benzeseler de fotoğraflarından bize Atatürk diye yutturulan kişinin İngiliz ağanı olduğunu kanıtlamamıza vesile olacak fotoğrafların üzerinden de bunu teyit edebileceğimizi…. ” türünden ifadelerle çocukların beynini yıkıyorlar. Bu arada siz hiç yıkanmış bir beyne şahit oldunuz mu? Bir diğer yalan ise “Atatürk nur yüzlü bir insan değilmiş, şeytan gibi biriymiş, halkın karşısına çıkacağız zaman bir maskesi varmış, onu takıyormuş…” gibi daha nice yalanlarla çocuklarımız Atatürk’ü daha tanımadan, düşmanı olarak karşımıza çıkıyorlar. Peki sizce bunlara inanmış çocukların kaçta kaçı bu yalanlarla inanmaktan vazgeçiyor?… Daha fazla yazmak istemiyorum, fakat bu yazılanların altına yapacağınız yorumları da sizden ricam anlamış bir yetişkin olarak cevap vermeniz, ya da gölge etmeden okuyup geçip gitmenizdir.


Lütfen Ata’mızın fotoğraflarından elinizi çekiniz. Bunu O’nun aziz hatırasına yapmaya kimsenin hakkı yoktur.
Bu meseleyi gündeme taşıma, insanları uyarmak için paylaşımlar yaptıkça, bir bakıyorum bu paylaşımların altında şöyle cümleler; “Bunlara mı takıldınız?”, “Boş işler bunlar!”, “Sizin başka işiniz yok mu? Memlekette ne biçim sorunlar var, oooo bunlara gelene kadar???” “Bu boş işlerle goy goy yapıyorsunuz?” “Atamız şekle izin vermezdi?” “Ben de dijital fotoğrafçılık yapıyorum, bu yapılanlarda bir sorun yok”, “Ata’mız savaşlarda çok çarpıştığı için yüzünde onun izleri var?”, “Bunu yapanın ne niyetle yaptığını bilmiyoruz, kendisine sordunuz mu ne diyetle yapmış?” değerlendirmelerdeki komediye bakar mısınız? Şaka mısınız? Rica ederim, sizin gibiler ayak altında dolaşmasın da bizler de aklı başında, sağlıklı düşünebilen insanlarla halkımızı uyarmaya devam edelim.



Bu arada bu fotoğrafları nasıl nitelememiz gerekir? Bu konuyu da sizlerle aydınlatmak isterim. bazıları Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün fotoğraflarına başkalarının gözünü -göz çerçevesiyle birlikte-, göz bebeğini, dudağını, burnunu, kulaklarını, sakalını, tenini, başını, kulaklarını başka birine ait bu uzuvlarından alıp takmasına “restorasyon” diyor.
Restorasyon kelimesi, mimariye ait bir kelime olup, kültürel hazinelerin korunması, geleceğe aktarılması ve tarihi yapıların harap olan kısımlarının aslına uygun biçimde yenilemek amacıyla yapılan çalışmalardır. Şimdi bir fotoğraf ve dünyaca önünde eğilinen bir şahsiyetin fotoğrafları üzerinden kalkıp da onun fotoğraflarnı daha netleştireceğiz diye neredeyse %90- oranında başkalarından alınıp -göçertilen- ve böylece ortaya konulan fotoğraflar için bu kelimeyi kullanmamız doğru mudur? Kanımca bu doğru bir tanım değildir. O yüzden ben yapılan bu işleme restorasyon demeyeceğim.
Deformasyon: Fransızca bir kelimedir ve genellikle yapım ve mühendislik alanlarında kullanılmakta olan bu terimin sözlük karşılığı; biçimsizleşme ve biçimi bozulma olarak belirlenmiştir. gazi Atatürk’ün fotoğraflarına yapılanları deformasyon olarak da tanımlayanlar vardır, fakat kelime hem yapım ve mühendislik alanında kullanılan bir terim olduğundan hem de defermasyon yerinde türkçemizde biçimsizleşme ve biçimi bozma kelimeleri durumu karşıladığından, bu kelimeyi kullanmayı da uygun bulmuyorum.
Montaj: Fransızca bir kelimedir ve dilimize oldukça yerleşmiş, sık kullanılır olmuştur. Türk Dil Kurumu’nda, ilk anlamı “kurgu” olan bu kelime ikinci anlamı olarak; “Bir makine, cihaz veya mobilyanın parçalarını yerli yerine takma, monte etme” anlamına gelmekedir. gazi Mustafa kemal Atatürk’ümüzün fotoğraflarında yüzünün neredeyse %90’nını başkalarından alıp onu tanınmaz hale getirerek kendince yüzünü kurgulayan bu kendini bilmezlerin yaptığı işin yerini bulmadığını anlatmak için bu ifadeyi kullanmayı uygun buldum. Zira burada tamamen bunu yapmaya cüret eden kişinin kendine ait bir yüz tasarımı söz konusudur ve ortaya çıkan resim aslından uzaklaştırıldığı gibi, mecazi anlamda bu kötü niyetli kişilerin kendilerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sosyal medyada yaratacağı algıyı birikesefal çaplarının çıktılarına göre kurgulamaya çalışmaları da buna bir cevap olmuştur. O nedenle, benim bu fotoğrafaları, asıllarının yanında kendi montajları ile paylaşmamı anlayamayacak kadar da cahil olduklarından bunu durumu yourmlamaları zor olmuş olabilir!
Tahrip: harap etme, zarar verme, yokma, kırıp dökmek gibi anlamlara sahip olan bu Arapça kökenli kelimeyi zaten cümle içinde kullandığım için hangi anlamda kullandığım da belli olmaktadır, fakat çok farklı durumları da kapsadığı için, yapılan işlemi net karlışamadığı için “montaş” kelimesinde yaratılan ve topluma verilmeye çalışılan kurgusal politikayı tam karlşılamadığı için, yapılan işlemi tek başına tanımlamamıyor olmasından dolayı kullanmayı yerinde bulmadım…







































“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir’de Zağnos Paşa Cami’nde verdiği hutbe sırasındaki fotoğrafı’ olarak paylaşılan bu fotoğraf gerçek dışıdır. Bu fotoğrafın aslı , Türk Müziği bestecisi Sadettin Kaynak’a aittir. Sanatçının sarıklı bir fotoğrafı üstünden montaj yapılarak, Gazi Atatürk’e sözde sarık giydirilmeye kalkışılmıştır. Sorumlu kişileri kınıyor, yetkililerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu liderine yönelik bu tür üretimler yapan kişi ve kişiler konusunda harekete geçip bu fotoğrafları üretenlere gereğini yapmasını, halkımızın da bu gibi fotoğraflara gereken tepkiyi vermesini istiyoruz.
Sizden bir ricam var, aklınıza geldikça Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüze ait fotoğrafları bilgisayarinızda arsivleyin, sonra onlari bir yere kaydedip saklayın. İnanın bir gün öyle bir noktaya geleceğiz ki, bugün bu sözüme itibar ettiğiniz için hem bana hem de kendinize teşekkür edeceksiniz…
Sonuç olarak, birileri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğraflarını sadece bozmak, onu tanınmaz hale sokmakla kalmıyor, aynı zamanda o fotoğraftaki tarihsel ruhu, duruşu, manayı, anlamı da bozmuş oluyor. Renklendirilmiş ve başkalarından montaj yapılmış fotoğrafları yan yana getirdiğinizde ikisinin aynı duyguyu vermediğini ve hafızamına farklı zarflar attığını göreceksiniz, bu korkunç bir şeydir. Bu yapılanlara sadece basit ve hatta iyi niyetli, Gazi Atatürk’ümüzü yaşatmak için yapılan masum çalışmalar olarak değerlendiremezsiniz, mesele tüm bu görüşlerinizin çok daha ilerisindedir. Bunu anlayabilmeniz için nasıl çalışmanız gerektiğiniz ben sizlere söyleyemem, fakat bu fotoğrafları çok iyi incelemenizi, çokça orijinal fotoğraflara bakmanızı ve sonrasında sahip olduğunuz duygu ile bozulmuş fotoğraflara baktığınızda sahip olduğunuz duygunun dahi aynı olmadığını görmeniz için bunun bir yöntem olduğunu söyleyebilirim. Umarım burada yazdıklarımı anlamışsınızdır!..
Silvan Güneş
Biyografi Yazarı