
Değerli aydınımız Ahmet Say ile 13 Aralık 2017’de ne güzel yazışmışız. Çok duyarlı bir insandı çok. Hem de o yaşında sosyal medyada kelimeleriyle dahi mücadele etmeyi elden bırakmıyordu. Halbuki bizim ülkemizde “emekli” denilen bir kavram var, ununu eleyip asmış, her şey bitmiş gibi davranır bu mertebeye gelenler. Biraz daha vakit geçince emeklilikte, “ununu elemiş, duvara asmış” gözüyle bakar toplum onlara, onlar da buna uygun davranırlar. Ne bileyim evinin küçük bir bahçesi varsa hemen oraya bir çiçek, maydanoz, soğan eker; yoksa balkonundaki saksılarıyla ilgilenir. Oysa ki Ahmet Say tam bunların aksi bir insandı. Son hastalandığında dahi yılların emeği olan müzik ansiklopedisini günümüzde geliştirilmiş haliyle yeniden yayımlamanın derdine düştü. Yeni bir eser… Peki kimin için? Onda enerjisinin son zerresine kadar topluma hizmet etmek gibi bir çaba söz konusuydu ki bunu kolay kolay kendisinin çağdaşları içerisinde görebilmek mümkün değil. Ahmet Say’ın mücadeleci yapısı inanılmaz bir hayat anlayışı. O nedenle onun hayatını kaleme almayı çok istedim. Hatta bunun için bir kaç kez özelde kendi sayfasına mesaj da yazdım, fakat sağlık durumu iyi olmadığı için bana cevap gelmedi, yoksa o kutusuna düşen mesajı cevaplamaması mümkün değildi. Yani sizin anlayacağınız herkes gibi değildi Sevgili Ahmet Say, sizin gibi başınızın dibinde çaldığı halde açmadığınız telefonları yoktu. Ya da mesaj kutunuza düşüp okumadığınız ya da okuduğunuz halde geri cevap vermediğiniz… Sevgili Ahmet Say, kendisini tanısın tanıması eğer bir kapısını tıklatmışsa mutlaka o kapıyı açardı. Kendisini kendi cümlelerinden daha çok dinlemek, tanımak ve sizlere aktarmak isterdim, fakat bunu beceremedim. Çünkü hayatta hiçbir şey tek başına istemekle olmuyor.
Çok üzgünüm.
#yazamadığımbiyografileriçinçoküzgünüm
#biyografiyazarı#biyografistim#biyografiler#fazısay

