

Büyük Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurduktan sonra yapılacak onca işi bir arada yürütürken, ömrü boyunca giriştiği çetin savaşlar, O’nun hayatında bir milletin her türlü ihtiyaçlarını gidermesi için sahip olması gereken her faktörü çok yönlü olarak değerlendirmesine yöneltmiş, içinde bulunduğu savaşların müsebbibi ülkelerin kirli yüzü ise,kurduğu cumhuriyeti dünyanın bu iki yüzlülüğünden ilelebet korumanın ve bunların çözümlerini üretmenin hamlelerini bir an evvel hayata geçirme aceleciliğiyle Gazi Atatürk’ü savaştan sonra da savaş gibi mücadelelerle geçen milli hamlelerin içine düşürmüştür. Vatan toprağı kadar, gök vatan ve üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin deniz vatanını en iyi şekilde korumanın önemine her seferinde vurgu yapan Gazi Atatürk; “İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar. Kanatlı bir gençlik memleketin geleceği bakımından en büyük güvendedir. Bir gün batılı ayaklar Ay’da ayaklarının izlerini bırakacaklarsa, bunların arasında bir de Türk’ün bulunması için şimdiden çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir” diyordu.

Bu yıllarda havacılık yeni doğmuş ve gelişme dönemine girmişti. Atatürk’ün tüm yabancı yayınları izliyor olması ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederken Türkiye’de her yeniliği uygulama alanına sokması ülkemizidünya ile yarışabilecek bir seviyeye getirmek ve hatta zeki Türk çocukları ile onları geçmek derdindeydi. Havacılığın bir spor dalı olarak benimsenmesi ve Türk gençleri arasında yerleşmesini yürekten arzulayan Atatürk, Türk Kuşu’nun kuruluşunda olduğu gibi, çalışmalarında da verdiği yönlendirmeler, emirler ve direktiflerle baş rolü oynamıştır.



İşte o yıllarda, 1932 yılında uçmaya heveslenen Bedriye Tahir Gökmen, ülkemizin ilk kadın pilotu olarak tarihe adını yazdırdı. Bir taraftan memurluk da yaptığı o yıllar, kadınların uçmasını hoş görmeyen Osmanlıdan kalma gerici anlayış yağmurunda 1934’de brövesini onaylatmak için Hava Kuvvetleri Müsteşarlığı’nın Vecihi Okulu öğrencilerini sınavdan geçirmek için geldiğinde tek faal uçağın kırım geçirmiş olması sınavın yapılamamasına, heyet yeniden gelmeyince de okulun kapanması nedeniyle Bedriye Tahir Gökmen’in pilotlugunun onaylamamasına sebep olmuştur. Gökmen’in fotoğrafı ile Sabiha Gökçen’in fotoğrafları birbirine çok karıştırılıyor. Sabiha Gökçen, Gökmen’den iki yıl sonra ilk uçuş brovesini almıştır. Bedriye Tahir Gökmen’in daha sonraki hayatı bilinmese de o adını ilk Türk Kadın pilotu olarak tarihe yazdırmıştır.

Genç kadın uçağı ilk defa on yaşlarında Okmeydanı’nda Sultan Reşat’ın Cülus Töreni’nde görmüştü. Meydanda binlerce insan vardı. Babası o zamanlar sağdı. Onun kafası hep yukarda yaklaşık yarım saat üzerlerinde uçan uçağı seyretmeye çalışırken babası o kalabalıkta onu zaptetmek için elinden çekiştirip duruyordu. Bundan iki sene sonra da Fethi Bey ve arkadaşları Yeşilköy’den İskenderiye’ye gitmek için kalkmışlar, ama yolda iki uçak da düşmüş ve şehit olmuşlardı. Günlerce gazeteler yazmış, bütün İstanbul şehitlerine ağlamıştı. Bedriye hala o günkü gazeteleri saklıyordu. Daha çocukken pilot olmayı aklına koymuştu. Patronu iş yükünü artırıyor, Bedriye yetiştiremeyince de herkesin içinde azarlıyordu. Bir gün maaşından kesinti yapacağını söyledi. Bedriye işten çıkınca okula Vecihi’nin yanına gitti. Ağlaya ağlaya durumu anlattı. Vecihi, Tayyare Cemiyeti’nden tanıdıklarını aradı. O zamanın ileri gelen iş adamlarından Nuri’ye (Demirağ) haber gönderdi. Neyse araya elçiler girdi de patron maaşından kesinti yapmadı ama tavrını da değiştirmedi.
1933 yılında diğer arkadaşları ile beraber uçuşlarını bitirmiş, Hava Müsteşarlığı’ndan gelecek heyetin sınav yapmasını sonra da brövelerini takmayı bekliyorlardı. Bu arada, okuldaki tek faal tayyare kaza yapıp Kalamış Koyu’na düşmüştü. O gün de heyetin geleceği tuttu. Sınav yapıldı. Hepsi geçti. Heyet pilot adaylarını bir de uçarken görmek istedi. Vecihi durumu anlattı. Ekip uçak faal olunca gelmek üzere okuldan ayrıldı. Ama bir daha ekip hiç gelmedi.Alıntı: http://kentyasam.com/2017/12/22/bedriye-tahir-gokmen/
Vecihi’nin, Bedriye’nin ve okuldaki diğer öğrencilerin sadece hayalleri değil, kendileri de okulla birlikte tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gitti. Daha sonra Bedriye’ye ne oldu, bilinmiyor. Yıllar sonra havacılık otoriteleri, Bedriye’nin bir fotoğrafını Harbiye’deki askeri müzenin bir duvarına koyup altına da “İlk Kadın Türk Pilotu Bedriye Tahir Gökmen” diye yazdı…
Sabiha Gökçen




Sabiha Gökçen ise 1935 yılında Türk Kuşu açılış törenine katılmış, burada planor gösterilerinden etkilenerek havacılığa ilgi duymuştur. 1935’te Türk Hava Kurumu’nun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu’na yazılmış ve Ankara’da Yüksek Planörcülük brövelerini almıştır. Sabiha Gökçen, yedi erkek öğrenciyle birlikte Kırım’a gönderilerek altı aylık yüksek planörcülük eğitimini Koktebel Yüksek Planör Okulu’nda tamamlamış, Moskova’ya motorlu uçak okuluna gitmeyi planladığı sırada manevi kız kardeşi Zehra’nın ölüm haberini üzerine bu düşünceden vazgeçerek ülkesine dönmüştür.

Sabiha Gökçen’in, uçuş eğitimde gösterdiği başarılardan dolayı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk kendisine; “Beni çok mutlu ettin… Şimdi artık senin için planladığım şeyi açıklayabilirim… Belki de dünyada ilk askerî kadın pilot olacaksın… Bir Türk kızının dünyadaki ilk askerî kadın pilot olması ne iftihar edici bir olaydır, tahmin edersin değil mi? Şimdi derhal harekete geçerek seni Eskişehir’deki Tayyare Mektebi’ne göndereceğim. Orada özel bir eğitim göreceksin.” demiştir.



1937 yılında Tunceli’de çıkan ayaklanmayı bastırmak için başlatılan Dersim Harekâtı’nın hava saldırısı safhasında yer alan Gökçen, bu harekâtta gösterdiği üstün başarı sebebi ile, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın da katıldığı bir törenle kendisine “Türk Hava Kurumu Murassa (İftihar) Madalyası” verildi. 30 Ağustos 1937’de askerî uçuş brövesi verilmiştir. Her iki Türk pilotunu saygı, özlem ve minnetle anıyorum. Onlar Türk kadını’nın göklerdeki ilk adı olmuşlar, sonrasında ise nice kadınlarımız, kızlarımız onları örnek almışlardır.

İlk Türk Savaş Pilotu

O yıllarda kızlar askerî okullara alınmadığı için özel bir üniforma giydirilerek Eskişehir Uçuş Okulu’nda, 1936-1937 döneminde 11 ay boyunca özel eğitim aldı. Bu eğitim sırasında kendisine ilkokul öğretmeni Nüveyre Uyguç eşlik etti. Gökçen, brövesini aldıktan sonra Eskişehir’deki 1. Hava Alayı’nda altı ay görev yaptı, bu sırada Trakya ve Ege manevralarına katıldı. Bir süre dünyaya küsen Sabiha, Atatürk’ün ısrarları ile yeniden çalışmalara başladı. Eskişehir Havacılık Okulu’nda Savmi Uçan ve Muhittin Bey’den özel uçuş eğitimi aldı. 25 Şubat 1936’da ilk defa motorlu uçak ile uçmaya başladı.
Silvan Güneş
Biyografi Yazarı