Sıcak bir coğrafyada yaşayınca unutuyorum soğuğun nasıl bir şey olduğunu: tadana kadar… Bahaneleri olmazsa asla bir araya gelmeyecek olan insanların arkadaşlıktan öte dost görüntülerinin bahaneleri ortadan kalkınca, sanki birbirinin hiç tanımayan iki insan oluvermelerine şahit oldukça, rastlamamışım arkadaşın, dostun bu anlayışın dışında nasıl bir şey olduğunu: bir başka kanıtlayan çıkana kadar burada açık bırakmışım isteksizce kapıyı… Öylesine kendinden uzak ve böylesini kendini hiç tanıyamamış, kendi keşfine çıkamamış insanların yapmacık gülücüklerine şahit olmuşum. Bir gün tesadüfen katıla katıla gülmekten gözlerimden yaşlar gelince öğreniyorum gerçekten gülmenin ve güldürmenin ne olduğunu. Aşkından sevgisinden öldüğünü söyleyenlerin, tüm o rüya tabirini aratır uçuk tutkularına şahit oldukça, sanki başka alemlerde yaşıyor gibi dünyanın gerçeklerinden uzaklaşmış olduğuna tanıklık ediyorum. Bu sıradanlıktan uzak şıklıkta sözler sarf edenlerin, çok kısa zamanda bir anda yer yüzüne inen şeytan misali aramızda dolaşma heveslerinin mutlaka ki sonunun geleceği günler gelecektir. Şimdiye kadar tadabileceğiniz en kötü insanlar olabilme ihtimali mutlaka ki çok yüksektir. O sebeple aşktan ölenlere kalbimiz ikna olmuyor. Sevgiden puf böreği gibi yumuşamış görünümlü tiyatrocuları, ancak çok iyi oynadıklarında kendini kaybetmiş bir kaç sahnede izlemenin dışında, mutlaka bu rolden sıkılıp eski hallerine dönmeleri muhtemeldir… O kadar çok yalan, dolan dinlemiş, kendini farklı göstermek için şekilden şekle girip, yaptığı bin türlü makyajıyla bukalemunları dahi kıskandıracak tonları keşfettikçe, -bunun hazzını yaşarken- kendini kaybetmiş insanlara rastlamışım ki, her bir yenisini tanıdığımda “acaba bu beni şaşırtır mı” sorusu o sebeple önemini yitiriyor artık. Ve bana göre en kötüsü, insanların kendilerine böyle bir dünya kurması ve bunu, kendilerinden sonrakilere de öğretmesi gerçeğinin baskın, acımasız, aldatıcı ve tamamen kendinden geçmişçesine genele sahip olması. Eğer böyle mayalanmışsanız sizin için bir sorun yoktur; orada ne uzayan ne kısalan, olduğu kadarıyla yaşayan, yiyebildikçe doyan, fakat bir zaman sonra hızını alamayıp yiyemedikçe gözünü başkalarının tabağına diken, daha da doydukça herkesin önündekini almak için her türlü kuralsızlığı çekinmeden yapabilenlerin, en sonunda tek başına çekip aldıkça sahip olduklarıyla korkunçlaşanlarla mutlu mesut yaşayabilirsiniz. Hem sonra başınıza da bir iş gelmez!.. Sonuç olarak seçimler her insanın kendi iradesine kalmış bir haktır!
Silvan Güneş
Biyografi Yazarı
