
Giovanni Paolo Negroli (John Paul Negroli) (d. 1513- ö. 1569) Demirci – Silahtar.
İtalya’nın kuzeyinde bulunan Lambordiye Bölgesi’nde bulunan Milano kentinde doğdu. Giovanni silahtar olarak tanımlayacağımız, dönemin en iyi zırh ve ya zırh üreticisi olarak savunma için hazırlanmış silahları üreten kişidir. Silahtar ateşli silah üreten kişilerle karıştırılmamalıdır, burada kast ettiğim silahtar, tamamen bir insanın tüm bedenini ve uzuvlarını düşmandan korumak için bir kalıp halinde hazırlanmış, içi boş silahlıklardır.
Tüm zamanların en büyük cephane kitaplarından biri, on altıncı yüzyılın ikinci yarısından itibaren yine Milano’da çalışan Pompoo della Cesa’dır.
Eserlerinin bazıları; Laura Müzesinde, Ulusal Sanat Galerisi’nde, Washington’da, Ermenistan Müzesi’nde sergilenmektedir. Fakat döneminin en iyilerinden olmakla birlikte ürettiği zırhlılara, bafayı koruyan kastlara vb beden koruyucuların her biri insanın dudaklarını ısırtacak değerde sanat, emek yüklüdür. İnsan bakarken demire bu denli ince şekil veren o sanatçıya gıpta etmeden duramıyor.




Bir de savaşa giden bir insana böylesine baştan sona inanılmaz bir tasarımla sanatın icra edilmiş olmasını savaş ve sanat kavramının o dönemlerde insan bakış açısına ve enerjisine de işin içine kattığımda sanatın mı savaşı, savaşın mı sanatı tetiklediğini düşünmeden edemiyorum. Acaba kralları savaşa gitmeden önce bir zırh mı ısmarlıyordu ya da demire şekil veren o doğa üstü insan görünümlü yaratığın kutsal eli bir zırh yapı onu kralına gösteriyordu da kral sırf o zırhı ve ona takım olan aksesuarlarının içinde önce kendini, ihtişamını hayal edip, kafasının estiği gibi bir ülkeye savaş mı ilan ediyordu? Neyse siz beni fazla okumayın, yoksa kafanızı sizin tarihin başka sokaklarına başka bakış açılarıyla götürür oradaki insan psikolojisiyle yüz yüze bırakır sonra da çeker gelirim, mazallah kaybolursunuz… Şimdi buyurun buradan, bakalım dönüp gelecek nasıl bir yol bulacaksınız?



Yine bu alanda araştırma yaptığımda ikinci bir isme daha rastlıyorum , o isim de Filippo Negroli. Filippo Negroli ile Giovanni Paolo Negroli ya da John Paul Negroli hep aynı isimler mi bilemiyorum. Fakat doğum tarihlerine baktığınız zaman Giovanni Paola Negroli’nin (d. 1513- ö. 1569) yılları arasında yaşadığı bilgisine ulaşırken, Filip Negroli’nin yaklaşık olarak (d. 1510– ö.1579) yılları arasında doğduğu ve Milano’dan bir zırh ustası olarak doğduğu bilgileriyle de rastlaşınca, aslında bu üç ismin tek kişiye ait olduğu fikrinden başka anlayacak bir şey kalmıyor ortada. Filippo Negroli’nin son derece yetenekli olduğu bilindiği gibi tüm zamanların en ünlü zırhcısı olarak kabul edilmesi, tüm bu tahminlerimi bir yerde topluyor. Söylenene göre babası Gian Giacomo Negroli (yaklaşık 1463-1543) liderliğindeki Negroli aile atölyesinde küçük kardeşleri Giovan Battista (yaklaşık 1511-1591) ve Francesco (yaklaşık 1522-1600) ile birlikte çalışan Filippo, erkek kardeşi Francesco ise cesaret yetenekleriyle tanınıyordu. Filippo’nun parçaları özellikle dikkate değer kabul edilir, çünkü geleneksel olarak kabul edilen ortam olan daha kolay işlenmiş demirden ziyade çelikte dövülmüşlerdir.



Ne dersiniz, tam da tüm dünyayı sarmış bir Covid-19 adı verilen virüs tüm dünyayı tehdit ediyorken, maske bulamadığımız ve başımıza daha neler geleceğini bilmediğimiz şu talihsiz zamanlarda kendimizi korumak için bir tane böyle bir kast da edinmeli miyiz? Şaka bir yana, 16. yüzyılda demir işçiliğinin gelmiş olduğu seviyeye bakar mısınız? Avrupa’da ki sanatçıların ellerini attıkları her alandaki sanatsal başarısı sizlere de şapka çıkarttırmıyor mu? Bu kadar iyi hatta mükemmel sanatçılar nasıl yetişti o topraklarda..? Biraz da bunları konuşup bugünle bir mukayese yapmak gerekmiyor mu? Köprü demiyorum, biz yeni dünya düzenine her alanda şekil veren, yönlendiren ve kölesi yapan teknoloji ile bu sanatsal eserleri üretebilen ve düşünen beyinlerden çok ama çok gerilerdeyiz. Bunu yazdığım zaman bu mukayeseyi dahi izah edemeyeceğim insanların varlığını düşüncükçe çileden çıkacakmış gibi oluyorum. O nedenle de bu yazılarımla kimlere not bırakıyorum bilmiyorum. Hey ileri zamanların insanı, bu satırları okuduğunda lütfen bizlerden ve dünden çok daha ileride ol, iyi ol. Biliyorum bunu beceremeyeceksiniz, fakat ben yine de size bu yazımla bir not bırakmış olmayı istiyorum.
Silvan Güneş
Biyografi Yazarı