“Tarih” dediğimiz bilim dalı sadece bir olayın gününü, ayını, yılını bildiren söz ya da rakamlardan mı ibarettir? “Tarih” dediğimiz bilim dalı çocuklarımıza sadece savaşlar, barışlar, sınırlar ve bu konu başlıklarının müsebbibi krallar, şahlar, padişahları tanımak, onların ne kadar ulu, yüce, erişilmez, eşsiz… olduklarını özenle seçilmiş, birbiriyle yarıştırılan en süslü sözlerle mi sınırlandırılmalı, bu çerçevede bilinmeli, anlatılmalıdır?..
“Tarih bilimi”, çocuklarımıza savaşlar, katledilen insanlar, genişletilen sınırlardan daha önce, insanlık tarihi kadar eski müzikle, dansla, heykelle, mimari anlayışıyla, felsefist ve doğa bilimci yaklaşımıyla ortaya koyduğu sanat tarihi ışığında anlatılmalı, gelecek nesil bu değerlerle buluşturulup düşündürülmelidir ki, o da dünü anlarken kendi kabuğunu çatlatabilsin!.. Tüm bu yeteneklere doğayla birlikte yaşamış ve bu sayede onun öğretileriyle kendini besleyip, eğitip, geliştirirken onun bir parçası olmayı da becerebilmiş bir büyük birikimin oluşturduğu sanat dolu bir literatürle karşımızda duran insanoğlunun, bu mirasını bugünün çocuklarına sanatın, kültürün, üretimin, düşüncenin olduğu doğru bir tarih bilinci doğrultusunda aktarılması, bugün “ben aydınım” diyen herkesin doğal ödevi ve sorumluluğu altında bir uyanışa ne kadar çok ihtiyacımız var!..
Bu yüzden altını çizerek diyorum ki; tüm bu gerçeklerin toplamında sanatla anlatılan tarih, günümüz yüzyılında savaşlarla anlatılan tarihin önüne geçmedikçe, iletişim kanallarının herkes için son derece hızlı, aktif ve sınırsız paylaşım özgürlüğü yenidünyayı çok kötü biçimlendirecektir. TV kanallarındaki silahlı, gasplı, argolu, küfürlü niteliksiz filmleri çocuklarımız izledikçe, buradan beslenen hayalleri küçük dünyalarını şekillendirip kabul gördükçe, ortaya çıkan davranış bozuklukları ve yanlış bilgiyle kendine yol bularak filizlenen yaşamlar, bu dünyayı yaşanılmaz bir hale soktukça hiçbirimiz kaçacak delik dahi bulamayacağız. İşte, corona virüsü kadar öldürücü olan bu virüse karşı koyamamanız ne kadar şaşılacak bir durum?
Normalleştirilen savaşlar, katliamlar, gasplar ve beraberindeki tüm olumsuzluklarıyla anlayışsız, kaba, cahil bir dünyayı sarpa sararken, tüm bunların sonuçları önüne geçilemez bir şiddetle her yerde karşımıza çıktığında artık onunla savaşmak imkansız bir hale gelecektir. Unutmayınız ki çocuklarımızın sosyal medyadan ve TV kanallarından izleyip öğrendikleri her şey artık okullarda verilen eğitimin önüne geçmiş ve bu kanallardan öğrenilenler, çocuklarımızı olumsuzluklar kıskacında biçimlendirmeye ve tercihlerini de ondan yana kullanmayı öğretmiştir. Yukarıdakilerin bunu fark etmemesi, sistemin arzu edilenden tarafa olmaması, velilerin de buna sesini çıkartmaması şaşkınlıkla izlediğim bir sonuçtur.
Oysa tarih bilimini okullarda çocuklarımıza müzik tarihi ve sanat tarihi ağırlıklı olarak verdiğinizde, yetişecek olan her bireyin tarihi anlama yeteneğini, tercihini ve bakış açısını seçkinleştirme konusunda da sağlıklı bir gelişimin kapısını aralayabilmek, tüm olumsuzlukların önüne geçebilecektir. Biz yetişkinlerin atması gereken bir diğer adım ise tüm TV kanallarında ve sanal dünyada yapılan her türlü paylaşımları kendi RÜTÜK’ümüzden geçirip, buraları cahil insanların eline bırakmamak ve sosyal medyayı herkesin ip oynatacağı bir yer olmaktan kurtarmaktır. Sanal dünyayı kötü, niteliksiz paylaşımların ve cahil insanların kendilerini söz sahibi ilan ettikleri, seslerini ne zaman isterlerse duyurabildikleri bir yer olmaktan çıkartıp, bu gücü ellerinden almalıyız. Bunun için de halkı uyarmalı, toplumu eğriyle doğruyu ayırt etmek konusunda bilinçlendirmeli, niteliksiz paylaşımların yapıldığı sayfalar ve kişilerin sanal dünyayı ele geçirmesini engellemek için gereken tüm adımları atmalı ve hatta kendine bu yolla sanal dünyada iş kurmuş kişileri de gerekirse işinden edebilmeliyiz.
Silvan Güneş
Biyografi Yazarı
17.03.2020