Yaptığın İşin Cahiliyle Uğraşmak!

Aynı ailenin bir ferdi olmak, aynı apartmanın, mahallenin, sokağın çocuğu olmak, aynı  üniversitede okumak, aynı sırayı paylaşmak, aynı işte çalışıyor olmak… çoğaltabilirim örneklerimi. Peki bunlar nedir? Bunların hepsi tesadüflerdir. Peki bir insanın sizinle aynı okulda okuması aynı sınıfı, sırayı paylaşması bir kriter midir? Bu tür tesadüfler o anda orada bulunan herkesi aynı insan yapabilir mi? Ya da böyle tesadüfleriniz var diye bu tesadüflerin sizleri bir araya getirdiği insanlarla aynı bilgide, görgüde, ayarda, noktada olabilmeniz mümkün müdür? İşte bunlara dayanarak, bir zamanlar kendi üniversitesinde aynı bölümden, sınıftan ya da aynı üniversitede olmasa dahi aynı bölümden mezun olduğu başka bir üniversitenin bir elemanının sırf sizinle aynı eğitimi aldı diye kendince yaptıklarınızı beğenmediğine, başarınızı kıskandıkça ömrü boyunca içindeki küflü mahzeninde taşıdığı argo kelimelerini sakladığı kutusunu ortaya açıp, tüm nanelerini saçarak gerçek kimliğini ele verdiğine çok şahit olmuşumdur.

Hiç unutmam, bir gün aynı üniversiteden mezun olduğum ve sevdiğim bir arkadaşım yıllar sonra bir araya gelmek için evine bir takım arkadaşları çağırmış, akşamüstü bir araya geldiğimiz arkadaşlarla gece geç saatlere kadar güzel bir sohbetin ardından odalarımıza çekilmiştik. Aynı odayı paylaştığım ev arkadaşım bana bu davete gelme sebebinin sırf okuldan mezun olduktan sonra herkesin kendi ayakları üzerinde durup durmadığı, -sözde kendini taşıdığı- seviyeye ulaşmış veya kendinden daha iyi pozisyonlara geçmiş birine rastlayıp rastlayamayacağının merakıydı. Ve kendine göre beni de göklere çıkarttığı cümlelerinin ardından, diğer karşılaştığımız arkadaşlarının hayatlarını alaya alır ifadesi ile söze noktayı koyduğunda, bu samimiyetsiz ve iki yüzlülüğe söyleyecek söz bulamamış, bir daha da bu insanla görüşmeme kararı almıştım. Fakat bu bahsettiğim hayat içinde sadece çok değersiz bir kesit, fakat değersiz olduğu kadar ne kadar önemli bir kesit. Bir başkasının yaptığı işi küçümsemek, sürekli kendini başkalarıyla bir kefenin içine koyup tartmaya çalışmak, hatta şartlarınız, bilginiz, görgünüz, aileniz, çevreniz, yaşadığınız şehir, sizin kendinize ait duygularınız ve sizi siz yapan karakteriniz aynı değilken dahi -artık nasıl bir cesaret ve akılla yola çıkıyorsa sığ beyin- kendini bir başkasıyla eşit görebilmek ve genel bir değerlendirme yapmadan sadece mezun olduğun ve tek bir geçerli sebep olarak yakaladığın adı aynı olan mezun olduğun üniversitenin adı üzerinden teraziyi eşitlendiğini sanmak. Samimi bir dalgayla, sizin gibilerin aklına ve cesaretine  “hey yavrum hey!” diyorum.

Siz siz olunuz aynı üniversiteden de mezun olsanız, aynı mesleği de yapsanız, herhangi bir amaçla veya görevli bir çatının altında bir takım insanlarla da tanışsanız sakın kendinizi bir başkasının aklıyla, yetenekleriyle, duygularıyla eş koşmayınız. Bu tür durumlarda karşılaştıracağınız haklı bir şey varsa o da bilgidir ki, o bilgiyi de sadece sarf ederek değil, hayata geçirdiğiniz başarılarla ortaya koyabilirsiniz. Tüm bunları yapamamış insanlar ne sizi bulunduğunuz, vardığınız mertebeyi eleştirebilirler, ne de aynı eğitimi aldınız ve sizi tanıyorlar diye kendilerini sizinle eş koşabilirler. Benim diyen felsefecilere taş toplatacak kadar aklına güvendiğim çok sevdiğim bir ağabeyim vardır, Kemal Güneş der ki; “Her insan başka bir dünyadır!”. Bu gezegenin üstünde de dahi insan görünümünde olduğumuzdan yola çıkarak hepimizin aynı insan olduğunu söyleyemeyeceğimiz gibi… Aslında çok daha fazla örnekler verebilirim, fakat konunun anlaşıldığınız düşünüyorum.

Silvan Güneş
Biyografi Yazarı

"silvan güneş" ile ilgili görsel sonucu

Yorum bırakın