Memur

Memur olmak, insanın bütün yeteneklerini öldürdüğü gibi hayatı rutinleştirir ve tüm bunlar olurken ortaya, dört duvar arasına sıkışıp kalmış, kendini keşfedememiş, hayatı anlayamamış bir insan çıkar… Memurluk, bunu bilenler için bir beddua gibidir…

Oysa, kimileri için memurluk garanti iştir. Rahatlığın, keyfin, sorumluluk almamanın, elini taşın altına koymamanın işe gitmenin ama iş yapmasan, işi savsaklasan, başından savsan da hayatını garanti altına aldığın bir akit gereği maaşını kesintisiz bir şekilde tıkır tıkıt almanın adresidir memurluk… Bunları pek çoğu doğru olabilir, ama hayatı garanti etmek, hayatı anlayamamak, keşfedememek, kendini bulamamaktan, mutsuz bir iş hayatıyla ömür tüketmekten daha mı önemlidir? Evet biliyorum, uzun uzun üstüne yorumlar yapılıp göklere çıkartılabilir ama benim anladığım memurluktan, hayatın tüm renklerini öldürüp, nasıl anlayacağını resimsiz kareler içinde önüne kocaman klasörlerle yığıp fikrini, yetilerini, yaptıklarını başkalarına mâl ederken kolay kolay takdir etmeyip, hatta başardıkça görmezden gelirken seni senliğinden çıkartıp, koyduğu kurallarla tektipleştirdiği hayatına çok da büyük manalar katamayan, fikrinin sorulmadığı, söylesen de önemsenmeyen bir düzenin adıdır. Orada asla sen yoksundur… Oysa ki bu tespitlerimin tam tersi olmalıydı memurluk, iyi bir memurluk kamunun ve toplumun faydasınadır, gelişimi ve en iyi olanı seçer, işini yapmak istemeyenin hamuruna çalışma aşkını mayalar, ondan hiç tahmin edemeyeceğiniz bir azimle, inanılmaz fikirlerin hayata geçirildiği engin bir denizden ummanlara dönüşür. Memurluk, bugünkü anladığımızdan tam tersi bir sistemle ilerlemek zorundadır, tabii ki bu toplumugerçekten yaşanılası, ileri kolaylaştırıp düzenin sağlıklı bir anlayışla devam etmesini istiyorsak…

Silvan Güneş
Biyografi Yazarı

Yorum bırakın