Mercedes Benz


Bertha, oldukça varlıklı bir ailenin kızıydı ve yine kendi ayarınca taliplileri vardı. Fakat, “Eintracht” kulübünün 27 Haziran 1869 tarihinde düzenlediği bir araba gezisinde, genç bir mühendisin Bertha ve annesinin arabasına binmesine ve üzerinde çalıştığı atsız araba konusunda başlattığı sohbeti, Bertha’nın bu meteliksiz gence kalbini kaptırmasına sebep oldu. Bu özensiz görünümlü tuhaf tavırlı genç Carl Benz, hayatının geri kalanında yanında olmasını istediği adamdı.

sınıf gencin Bertha’nın geleceğini doğru yönlendiremeyeceği ve kızına sıkıntı çektireceği konusundaki yıldırma kararları daha Bertha’yı kararından vazgeçiremezdi. Çünlü Carl Benz, belki orta sınıf bir insan olabilirdi ama onun gelecek vaat eden fikirleri ve vizyonu diğer tüm olumsuzluklarını geri planda bırakıyor, bu içine kapanık mühendis dışında evlenebileceği -parası ve gelleceği garanti olan- “iyi bir eş” alternatifi aklının ucundan dahi geçmiyordu.
Evlenmeden önce kendisine çeyiz olarak verilecek
yatırımı, Benz’in kurduğu şirketin inşasına yatıran Bertha için de ilk yıllar çok zordu. Keşfedilmemiş bir tasarım dahisi olan Carl Benz’in işletmesi henüz güçlü değildi ve bazı şanssızlıklar da ailenin peşini bir türlü bırakmıyordu. Bertha Benz, bu zaman zarfında açlığı da arzunun insanı sürükleyeceği bilinmezlikleri de sosyal hayatta alay konusu olmanın da ne demek olduğu çok iyi öğrenmiş ve fakat, asla yılmamıştı. O, tüm zorluklara rağmen,eşinin yanından hiç ayrılmamış, aynı

amacın tutkulu bir ferdi olarak mücadelesini sonuna kadar sürdürmüştü.

oldukça pis kıyafetinin içinde bir o kadar düzgün konuşan hanımın hali ve tavırları kendisini daha da sinirlendirmiştir. Çünkü, bu hanımın, üstündeki kıyafeti temizlemesinin, bir litre temizleme sıvısının yetip artacağını düşünmektedir. Oysa Bertha Benz’in herhangi bir şeyi yıkamak gibi bir niyeti yoktur. Bilakis, yakıt ikmali yapmak için tarihi bir olaya imza atmaktadır o…
Bertha benz, sadece atlar ve at arabalarının kullandığı yolların, geliştirdiği otomobile hiç de uygun olmaması gerçeği yanı sıra, yakıtının tükenmesi, vanaların tıkanması veya kopma noktasına gelecek kadar yıpranmış kablolar yüzünden çektiği sıkıntıların hiç birini sorun etmedi. Aracı geliştirme esnasında yaptığı yolculuklar sırasında karşılaştığı her zorluğa bir çözüm buldu. Yeri geldi çorap bağına yeri geldi saç

tokasına başvurdu ve güzergâhı üzerindeki eczanelerdeki ligroinlerini yağmaladı. Wiesloch’un dışında yakıtı tamamen bittiğinde ve araç, birkaç kilometre boyunca itilmek zorunda kaldığında bile, moralini bozmadı ve hiç kimseden yardım istemedi. Sonuç olarak, her planı başarıyla sonuçlandı. Onu görenlerin birçoğu, “dumanlar yayan canavar” olarak görülen bu aracına korkarak ve dualarla yerlere kapanırken, bazıları aracı denemek istiyordu…
On yıllar boyunca çok çalıştıktan ve sonu gelmeyen bir dizi terslikten sonra, 29 Ocak 1886 tarihinde motorlu araba patenti tescil edilerek, Carl Benz’i otomobilin mucidi yaptı. Yine de, Benz ailesinin nasıl olduğuna anlam veremediği bir şekilde, hiç kimse arabayı satın almakla ilgilenmedi. İnsanlık, “yarışmayı kaybeden sporcu” olarak böylesine bir teknik dönüm noktasını red mi ediyordu? Bu, beş çocuk annesi için dayanılmaz bir düşünceydi. Bu yüzden tüm cesaretini topladı: Bertha’nın kendisi Mannheim’dan Pforzheim’a kadar uzun bir yolculuk yaptı ve dünyaya otomobilin ne yapabileceğini herkese gösterdi.