Hayat taklitler, tasarımlar, senaryolar silsilesi…

Benim beşer olarak en etkin yanım, tararım yanım. Tasarımlar yapmayı inanılmaz seviyorum ve belki de araştırma yapmaya olan heyecanım ve elde ettiklerimi kullanma alanları konusundaki seçiciliğim ortaya çıkarttığım eserlerin niteliğini ortaya koyarken, bundan anlayanlar tarafından takdire mazhar oluyor. Hâl böyle olunca daha çok üretmek istiyorum ve zamanımın kırıntılarını tasarımlar yaparak geçirmek yorgunluğumu alırken, beynime spor da yaptırıyor…

Üretmenin sınırı yok tabi ki, yalnız ürettiklerinin bir yerde kullanılıyor olmasının insana verdiği hazza karşılık gelecek cümleyi bulmak zor…

Uzun yıllardır kilim desenleri ve o desenlerin üstünde yaptığım modernizasyon çalışmalarının yanı sıra lise yıllarında aldığım stilistlik çalışmaları ile modernizasyon yapmayı öğrenmiştim. Renklendirme, tonlama ve sanatsal tasarımlar için üretimler yaparken, ortaya çıkarttığım ürünler beni bugün için çok daha farklı yerlere taşıyacak nitelikteydi. Fakat sanat öyle bir şey ki, benim gibi her alanında cambazlık yapmaya çalışan biri için seçim yapmak oldukça zor oldu. Sakın yanlış anlaşılmasın, maymun iştahlı biri değilim ama bir alanda değil, pek çok farklı alanda aldığım eğitimin her biri kendini başka bir yere sürüklerken, içinden seçtiğim bir dalda ilerledim. Peki bu bana ne kazandırdı? Elbette her bir zevk aldığım, kiminin eğitimini aldıktan sonra rutin hayatım içinde kendimce hobi haline getirdiğim -ağırlıklı olarak- kilim motifleri üzerinden modernizasyon tasarımları yaparak hediyelik eşya vb üretimlerim, yıllarca yakın çevreme hediye olarak giderken, diğer taraftan da estetik duygumu ve hayata dair önüme düşen her bir konuyu sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlayacak çok yönlü bir düşünceden çıkan fikirler silsilesi ile beynimi daha akılcı kullanmama yardımcı oldu. Çünkü, şunu çok iyi biliyorum ki seçicilikte estetik yoksa, sizin göremediğinizi bir başkası görüyorsa, -eksiklerinizi tamamlayamamışsınız- demektir. Hoş, tasarım dediğimiz mesele çok yönlü bir konudur ve elbette pek çok alternatif havalarda uçuşacaktır ama tüm bunların içinde en iyisini, uygun olanını, daha çok tercih edilebilir özelliğe sahip olanını sizin tasarlamanız gerekmektedir..!

Hayat tasarlanmazsa yaşanamaz. Onu, tıpkı üzerinize giyeceğiniz bir kıyafetin, ne zaman, nerede, ne şekilde, neyle, neden ve kiminle birlikteyken giyeceğinizi tasarlamanız gibidir ve benim için her şeyin 5N1K’sı düşünülmeden, kendim için ve karşı taraf için sağlıklı bir sonuca ulaşabileceğimi düşünecek olmak mümkün değildir. Hayatımıza da mutlu olmak yanı sıra mutlu etmek de istiyorsak her şeyi çok yönlü düşünebilmeli ve onun içinde yer alacak her türlü, koku, tını, hava, civa, vs. ne varsa toplu iğnesine kadar düşünebilmeliyiz. “Aman boş ver!..” demeden, hiç bir şeyi boş vermeyecek kadar önemsediğimiz ölçüde önemlidir bizim hayatımız, ya da tam tersidir. Sen sen ol hiçbir şeyi “boş verme”, çünkü boş vermenin karşılığı da boş almaktır… Eğer yaşıyorsak ve nefes aldığımızın farkındaysak, bir o kadar etrafımıza da bu farkı gösterebilmeliyiz. Çünkü bizler düşünen insanlarız ve kendimizi keşfetmiş olmak için değil, gerçekten kendimizi keşfi düşünemeden kendimizi yaşarken sürpriz keşifler yalamanın tadını çıkartmalıyız. Bunlar bizi mutlu edecek ve tüm insani taraflarımızı besleyecek önemli pınarlarımızdır. Biliyorum ki o kuyularına hiç dokunmamış insanlar var. Bir sondajı başlatamadan göçüp giden mutsuz hayatlar…. Sizler sakın hayattan böyle çekip gitmeyin. Hep, zevk alabileceğiniz farklı konularda ilerleme çalışın ve bunun bir maymun iştahlılık olduğunu düşünmeyin. İlerlemek konusunda kendinize ısrarcı olmak yerine daha çok keşfetmek için meraklarınızı artırmayı denerseniz, sonuç almak için hedefe daha kolay yaklaşabilirsiniz.

Aşağıda 2007 yılında benden cam üstüne yapılmak üzere tasarlamamı istenen bir cam-çelik kapı üzerine yaptığım bazı kapı tasarımlarımı paylaşacağım. Umarım sizlere ilham verir. Çünkü ben onları yaparken aynı zamanda, büyük bir disiplinle bir proje üretiyor ve aynı zamanda yüksek lisans yaptığım için de öğrenci olmanın yükümlülüğü ile bir sürü dersin vizesine çalışıyordum. İşte bu yoğun tempom sırasında kafamı dinlemek için kendime ayırdığım sürelerde yaptığım tasarımlarım beni hem zinde tutuyor hem de onca iş için kullanacağım enerjimi planlıyordu. Tabii ki o zamanın dünyası, hayalleri ve istenilenleri de göze aldığımda ortaya çıkanlar, bir anlamda zamanın algısını da ortaya koyabilir ve bugün öyle bir talep gelse nasıl üretimler yaparım bilemiyorum ama mutlaka bunlar gibi olmaz. Çünkü hepimiz duyguluyuz, nemliyiz, kanımız aynı hızda akmıyor damarlarımızdan…