Araştırmak Kanınıza Girince!

IMG_20150509_143018Her insan meraklıdır, istisnasız ama bu meraklarımız eğitimimiz, nerede olduğumuz ve dünyaya nasıl bir pencereden baktığımızla şekil, boyut, tür, hat kazanır. Eğitimli bir insan merakından ilgi duyduğu alanı araştırmak için deli gibi kitap okuyor, kalkıyor kilometrelerce gittiği coğrafyalarda okuduklarını görmek, hem aklıyla, hem makinesi ve makaleleriyle belgelemek derdindeyken, bunu bu boyuta getiremeyenler kitap okuyarak -bilgilerini artırmak üzerinden- kendilerini geliştirmeye çalışıyorlardır. Peki eğitimsiz insan ne yapar, o da haliyle kimi zaman kocasını, çocuklarını ailesini merak edecek, kimi zaman kocasını o kadar çok merak edecektir ki onun özel eşyalarını, cep telefonunu karıştıracak. Aynı şekilde çocuğu ile iletişimi kötüyse onu merak edecek. Olmadı televizyondaki filmi merak edecek. Komşularını merak edecek, kıskanıyor ya da arası pek de iyi değilse onu kafasına daha çok takacak. Ne yaptıklarını, ne yeyip içtiklerini, nasıl gezdiklerini, yaşantısını merak edecek…

İkinci şıkta hayat hakikaten çok zor, çekilmez ve insanı çileden çıkartıcı, birinci örneğimizde ise hayat bir bahar dalı, yaşadığın her nefes her mevsim bir başka güzel, nasıl olmasın ki? Bir insanın kitaplardan yeni bilgiler öğrenmesinin nesi kötü. Hem de bu öyle bir dipsiz kuyu ki, belki de kitap okumak hayatımızın en büyük anlamı. İşte, bu noktada ilgilerini çeken meraklara uygun kitap seçimi yapabilmesi de çok önemli. Ben hayatımın ilk evrelerine elbette öykü ve masal kitapları ile başlayıp sonrasında roman, kişisel gelişim vb. kitaplara ve dergilere ağırlık vermiştim. Özellikle kişisel kitaplar konusunda oldukça iddialı kitaplar okudum ve öğrencilik yıllarımda ise çocuk gelişimi ve eğitimi alanında aldığım eğitimle birlikte kütüphaneme kazandırdığım kitaplar bana çok büyük değer kattı ve buradan almış olduğum bilgiler harmanında hayatın her alanında bu bilgileri kullandım. Yanı sıra sonrasında daha çok ağırlık kazanan arkeoloji ve tarih konusu ise son zamanların en gözde merak konum durumda. Okudukça temelimizin ne kadar zayıf olduğunu görüyor bir sarsılıyorum ve insanın bilgisi artınca da bunları paylaşmak istiyordunuz. Önce en yakınlarınıza, sonra çevrenize… Fakat “okumayan bir toplum olduğumuzu her kitap okumak meselesi gündeme geldiğinde duymaktan sıkıldım. Nedir bu? Bir tür şaka mı? Geçenlerde bir habere büyük puntolarla şöyle bir başlık atılmış. “Ömründe eline kitap almamış bir gurup, bir kütüphaneyi yaktı.”  hakikaten insanın kanı donuyor. Neye üzüleceğinizi şaşırıyorsunuz. Kütüphanenin yandığına mı, kütüphaneyi yakana mı? Sonra arkasından bir korku geliyor. Hem de bu yüzyılda bu işi insanoğlunun nasıl yapabildiğine şaşırıp kalıyorsunuz. Hem haberin fotoğrafına hem başına atılan habere… kanınız donmuş bir şekilde bakarken, işte o noktadan sonra merak edemiyorsunuz, merakınız bir orada köreliyor. Bu insanların bu eylemden sonra daha neleri yapabileceklerini bildiğinizden mi bilemiyorum…

Silvan Güneş

Yorum bırakın